Karanlık ile yüzleşen genç büyücü Era o gün yaşananların ardından umutsuzluğa kapılmış ve hiç istemediği bir yolculuğa çıkmak, doğup büyüdüğü şehirden ayrılmak zorunda kalmıştı. Çünkü gördüğü şeyler bir insan yüreğinin kaldırabileceğinin çok ötesinde, ağır ve acı vericiydi. Yine de o yıkılmayı reddediyordu. Onu hâlâ ayakta tutan, ilerlemesini sağlayan tek şey ise verdiği sözlerdi. Sözlerini yerine getirebilecek miydi, işte bundan emin olamıyordu. Çünkü yolculuğu hiç de kolay olmayacaktı. Bunu şehrin surlarından dışarıya doğru attığı ilk adımda anlamıştı. Surların ötesinde onu bekleyen tek şey ölümdü. Peki Era ölümün üstesinden gelebilecek miydi? Korkularını aşıp içine düştüğü karanlıktan kendisini kurtarabilecek miydi? Işığa ulaşabilecek miydi? Umudu bulabilecek miydi? Yoksa korkularına yenik düşüp karanlığın içerisinde çürüyüp gidecek miydi?
Eğer butonlar çalışmıyorsa Adblock(Reklam Engelliyici) eklentilerinizi devre dışı bırakınız.
Bir cevap yazın